Son Haberler
Çınarın Maskesi Yok - Elazığda Bugün - Elazığ Haber, Elazığ Haberleri, Elazığ Haberi, Elazığ

Çınarın Maskesi Yok

Yazar: Şahane Agahoğlu | 03.10.2025
Bir ağacı düşünün… Kökleri derinlere salınmış, gövdesi asırlara meydan okuyan, gölgesiyle nice mazluma huzur vermiş bir ulu çınar. Bugün o çınarın adı Türkiye’dir. Gövdesi sağlamdır, kökü imanla yoğrulmuştur. Ancak her çınarın olduğu gibi, bu ulu gövdenin de çürük dalları vardır. İşte o dallarından zehir akar: adı fitnedir.

Fitne, Kur’an’da da en çok uyarılan kavramlardan biridir. Zira fitne sadece açık düşmanlıktan gelmez; kimi zaman dost görünen bir elin, tatlı bir sözün, masum bir sloganın içine gizlenir. Allah Resûlü (s.a.v.), ümmetin parçalanmasının, kardeşin kardeşe düşmesinin en büyük tehlike olduğunu defalarca vurgulamıştır.

Bugün Gazze’nin, Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın acısı üzerinden sahnelenen mitinglerde bir fitne kokusu seziliyor. Direniş söylemiyle sahneye çıkan bazı sesler, hakikatte ümmetin en güçlü kalesi olan Türkiye’yi hedef alıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı karalamaya yönelen bu söylemler, safiyane bir Gazze sevgisinden değil, derin bir fitne hesabından besleniyor.

Bugün bu topraklarda fitnenin iki ayrı yüzünü görüyoruz:

Birincisi; “Olmasaydı biz olmazdık” diyerek, aslında Allah’a kulluğu unutup, övgü bahanesiyle hakikati küçültenlerdir. Cumhuriyet ve laiklik adına başkasını hor görür, milletin imanını hafife alırlar. Onların övgüsü, hakikatte küçümsemeye dönüşür.

İkincisi; dini kendi dar kalıplarına hapsetmek isteyenlerdir. İslam’ın rahmetini gizler, hoşgörü dinini karamsarlık dini gibi sunarlar. “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” diyen Peygamberin çağrısını unutur, nefret ve korku üretirler. İslam’ın nurunu perdeleyerek ümmetin yolunu daraltırlar.

Bu iki kesim görünüşte birbirine zıt gibi dursa da özde birdir: ümmeti zayıflatmak.

Tarih bize şunu gösterdi: Fitne sadece dışarıdan gelmedi, kimi zaman içeriden, hatta dost görünümlü ellerden geldi. Osmanlı’nın son dönemlerinde, dış güçlerle iş tutan kimi unsurlar, ümmetin zaaflarını kullanarak devleti yıprattılar. “Hürriyet” dediler, bölücülük yaptılar. “Islahat” dediler, ümmetin bağlarını kopardılar. “Modernleşme” dediler, imanla örülmüş yapıyı zedelediler.

Daha da acısı: Kimi Müslüman görünümlü unsurlar, çıkarına yol aradı. Ama aynı dönemde Osmanlı’ya gönlünü adayan, canını ortaya koyan gerçek mücahitler de vardı. Bugün tablo farklı değildir. Dün ümmeti bölenler ile bugün Gazze bahanesiyle Türkiye’yi hedef alanlar aynı zihniyetin farklı suretleridir.

Hz. Ebubekir’in sıddıkiyet makamı bu noktada bizim için en büyük örnektir. O, Resûlullah’a en çetin anlarda bile tereddütsüz sadakat gösterdi, doğrulukta zirve oldu. İşte bugün ümmetin en çok ihtiyaç duyduğu da budur: tereddütsüz sadakat ve vakarlı teslimiyet.

Türkiye’nin ümmet için rolü, bu sıddıkiyet ruhunun çağımızdaki bir tecellisidir. Dünya susarken mazluma ses olmak, zalimin karşısında dimdik durmak; sıddıkiyetin yoludur. Sayın Erdoğan’a saldırmak, hakikatte Gazze’nin sesini kısmaktır.

Türkiye’nin Filistin meselesindeki rolü, salt duygusal ya da dini bir mesele değildir; bölgesel denge ve küresel güç oyunlarını şekillendiren bir stratejik aktör konumudur.

Bazı kritik tespitler:

Türkiye, Filistin üzerinden sadece mazluma ses olmuyor; aynı zamanda bölgesel güç dengelerini etkileme kapasitesine sahip.

Gazze mitinglerinde yükselen sesler, yüzeyde mazlumun yanında duruyor gibi görünse de, gerçekte Türkiye’nin diplomatik alanını daraltmaya çalışan bir fitnedir.

Dünya bugün Filistin için ayağa kalkmış olabilir. Ama unutmayalım: Türkiye için Filistin, Gazze ve Mescid-i Aksa meselesi hiçbir zaman eskimedi. Bu dava, Türkiye’nin en kadim meselesidir. Osmanlı’nın mirasından bugüne taşınan bu hakikat, devletin hafızasında ve milletin vicdanında hep diri kalmıştır. Kudüs, sadece bir coğrafya değil; bu ümmetin kalbidir.

Azerbaycanlı büyük şair Ahmet Cevat, annesinin diliyle bize şu öğüdü bırakmıştı:

“Senin sevgin Vatan olsun, millet olsun, ben olum,

Sütüm sana haram olsun ihanet etsen, oğlum!”

Bu vasiyet bize şunu haykırıyor: Vatan sevgisi, ümmet sadakati ve Allah’a kulluk birbirinden ayrılmaz. Kim bu üçlüyü parçalamak isterse, hangi maskeyi takarsa taksın, fitnenin yolundadır.

Türkiye bugün bir çınardır. Gölgesiyle ümmete huzur verir, zalimlere korku salar. Çürük dallar fitne meyvesi verse de, kök sağlamdır. O kökün adı imandır, ümmettir, kadim davadır.

Fitneciler dün vardı, bugün de var. Ama Allah’ın vaadi açıktır: “Hak geldi, batıl zail oldu.” Hakikatin güneşi doğmuştur. Ümmetin yürüyüşünü hiçbir fitne, hiçbir maskeli dost, hiçbir çürük dal durduramayacaktır.
Ana Sayfaya Dön